TEKNOLOJİ ve TASARIM:
Bu başlık adı altında “Teknoloji ve Tasarım” dersine ait öğrenci, veli ve öğretmenler için kısa ve öz temel bilgileri sizlerle paylaşacağız. Bu köşenin gelişmesi için sizde bize yardımda bulunabilirsiniz. Her türlü, yazı, resim, doküman ve önerilerinizi bekliyoruz.
TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI’NIN UYGULANIŞINA YÖNELİK AÇIKLAMALAR
B
ilindiği gibi Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Talim ve Terbiye Kurulunun21.03.2006 tarih ve 24 sayılı Kararı ile 2006–2007 Öğretim Yılından itibaren ilköğretim 6, 7 ve 8.sınıflarda uygulanmak üzere kabul edilmiştir. Aynı Kararla iş eğitimi dersi 2006–2007 öğretimyılından itibaren uygulamadan kaldırılmıştır. İlgili Kurul Kararı Nisan 2006 tarih ve 2583 sayılıTebliğler Dergisi’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu dersin öğretim programı2006–2007 öğretim yılından itibaren 6, 7 ve 8. sınıflarda uygulanmaya başlanmıştır.İlgili Kurul Kararı teknoloji ve tasarım d1. Teknoloji Ve Tasarım Dersi Öğretim ersinde öğretmenlerin kullanması amacıylaBakanlıkça kılavuz kitap hazırlanmasını öngörmüş, söz konusu Karar doğrultusunda öğretmenkılavuz kitap hazırlanarak 2006–2007 öğretim yılı başında dağıtılmıştır.Başkanlığımıza ulaşan bilgiler ve seminer çalışmalarında ortaya çıkan değerlendirmelersonucunda öğretmenlere dağıtılan kılavuz kitapta yer alan bilgilere ek olarak öğretmenlerimizeyardımcı olmak adına Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı’nın uygulanışına yönelikaşağıdaki 
açıklamalara ihtiyaç duyulmuştur.
GENEL AÇIKLAMALAR:
Program bireysel beklenti, ilgi ve ihtiyaçlara görefarklı tasarımların ortaya çıkmasını öngörmektedir. Dolayısıyla tasarımlarıgerçekleştirmek için yapılacak etkinliklerde kullanılacak materyaller bireysel farklılıklaragöre çeşitlenecek ve tek tip olmayacaktır.2. Teknoloji ve tasarım dersinde hazır proje setleri, iş ve işlem yaprakları vb. niteliktearaçlarının kullanılması; tekdüzeliği tetikleyecek, birbirinin kopyası veya benzeri ürünleriortaya çıkaracaktır. Öğrenciler, düşünmekten, yeni fikirler ortaya atmaktan, farklı bakışaçıları geliştirmekten ziyade kendilerine sunulan bilgi ve ürünlerin benzerlerini üretmeyoluna gidecekler ve sonuçta farklılık, orijinallik, yaratıcılık yerine çalışmalarda tekdüzelik ve kopyacılık hakîm olacaktır.3. Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı Kılavuzu incelendiğinde öğrencilerinetkinlikler için gerekli araç ve gereçlere, öğretmenlerin de patent, inovasyon, biliminsanlarının biyografileri, tasarım ve buluş hikâyelerine yönelik yapacakları araştırmasonuçlarını ve etkinliklerini zümre kararıyla öğretim programının akışına uygun olarakkullanabileceklerine yönelik açıklamalara yer verilmiştir.4. Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı’nın hedeflenen amaçlara ulaşması içindersteki öğrenci sayısı 25’i geçmemelidir. Öğrenci sayısı 25'ten fazla olan sınıflar 20’yigeçmeyen gruplara ayrılır. Gruplardaki öğrenci sayısı eşit olur. Bir başka ifade ileöğrenci sayısı 25’e kadar olan sınıflar 1; 26–40 arası 2, 41 ve üzeri sınıflar 3 grubaayrılır. Her gruptan bir öğretmen sorumlu olur ve yıl sonuna kadar aynı grupla programıyürüterek öğretimi gerçekleştirir. Gruplardaki kız ve erkek öğrenci sayısı dağılımının eşitolmasına dikkat edilir.5. Her okul programda belirlenen en az bir mekânı, “Teknoloji ve Tasarım İşliği” olarakdüzenler. İş eğitimi alanlarına yönelik bir veya birden fazla işliği olan okullar, var olanbu mekânları, “Teknoloji ve Tasarım İşliği” olarak kabul edip kullanmaya devam eder.İşliği olmayan okullar, kendi olanakları çerçevesinde ve ideal duruma yakın en az birmekânı, “Teknoloji ve Tasarım İşliği” olarak düzenler. Bu amaçla bilgi teknolojilerisınıfları, çok amaçlı sınıflar, kütüphaneler vb. mekânlar kullanılabilir. Düzenlemedekılavuzda verilen açıklamalar dikkate alınır. İşlik içerisinde yer alan araç ve donanımlar,okul yönetimi tarafından ilgili kurumlardan istek yapılarak veya yerel olanaklarkullanılarak karşılanır.6. Öğrenciler bireysel olarak yaptıkları etkinliklerini, yaşadıkları süreci, araştırmalarını vb.çalışmalarını tasarım günlüklerine kaydeder. Etkinlik süresinde yaptıkları her türlüişlemleri, sorgulamaları, araştırmaları vb. bilgileri duygu ve düşüncelerini tasarımgünlüğüne haftalık olarak yazarlar. Öğrenciler ayrıca etkinlik raporu hazırlamazlar.Tasarım günlüğü içinde etkinliğe yönelik gerekli bilgilere yer verilir.7. Tasarım günlükleri öğrencilerin; öz değerlendirme ve eleştirel düşüncesini ortayakoyar. Karar verme ve gözden geçirme gibi beceriler kazanmalarını sağlar. Dilbecerilerini geliştirir. Tasarımlarının gerçekleştirilme sürecini yansıtır, bir sonrakiçalışmaları için geri bildirim sağlar. Sınıf ortamında farkına varılamayan olumlu veolumsuz yönlerinin gözlemlenmesine imkân verir. Bu nedenle öğrencilere günlükyazmanın önemi anlatılmalı, bilinçli bir şekilde günlük tutmaları sağlanmalıdır.8. Tasarım günlükleri, öğrencilerin öğrendiği temel konulardaki çalışmalarını özetlemek vekaydetmek amacıyla kullanılırlar. Öğrenciler teknoloji tasarım dersinde; tasarımsürecinde yaptıkları her işlemi, yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini tasarımgünlüklerine yazarak ifade ederler. Bireysel çalışmalarda öğrenciler süreçte tuttuklarıgünlükleri ders saatinde sınıfla paylaşırlar. Böylece karşılaştıkları güçlükler veyabaşarılarının farkına varırlar. Günlük tutmak öğrenciler için yazma becerilerinigeliştirmek ya da pratik yapmak için mükemmel bir yoldur. Bazı öğrenciler tasarımgünlüklerini haftalık olarak yazabilir. Bu durumdaki öğrencilerin günlükleri haftalıkkontrol edilmeli ve yapılan çalışmalarla ilgili paylaşımların bu günlükten yararlanılaraksunulması istenmelidir.9. Öğretmenin not vereceği hususlar, öğrenciyi değerlendireceği ölçütler tasarımgünlüğünde yer almalıdır. Öğrenci günlüğünde bir haftalık çalışma sürecinde neyaptıysa onları belgelendirecek; sorgulayacak, eleştirecek, tespitte bulunacak,beğenilerini söyleyecek, başka görüşlere başvuracak, resmedecek, fotoğraf ekleyecekkısaca yaşadığı süreci anlatacaktır.10. Öğrenciler her etkinlik için tasarım günlüğü düzenlemelidir. Günlük için kılavuz kitaptaverilen örnek formlar kullanılabilir veya öğrenci kendi formunu oluşturabilir. Öğrencileringünlüklerini düzenlemede bir defter tutmaları sonraki öğrenmelerine taban oluşturmadave kendi gelişimlerini izlemede daha yararlı ve kalıcı olacaktır. Öğrenci tarafındanhazırlanan günlükler ürün dosyasıyla birlikte öğretmen tarafından değerlendirilmeyealınacaktır. Bu değerlendirmelerin sonucunda öğrenciler;• Kendi gelişimlerini izleme ve değerlendirebilme fırsatına sahip olacak,• Öğretmeniyle kendi performansına yönelik düşüncelerini paylaşarak iletişiminiartıracak,• Kazandıkları bilgi, beceri ve deneyimi yazılı ve sözlü olarak ifade edebilecek,• Karar verme ve problem çözme sürecini kendileri düzenleyerek denetleme becerisikazanacak,• Sonraki öğrenmelerine yönelik bir taban oluşturacaklardır.11. Öğrenciler yıl içinde her kuşak için değerlendirilmek üzere bir ürün dosyası hazırlar.Kuşak içinde birden fazla ürün gerçekleştiren öğrenciler en iyi çalışmasını seçerekdeğerlendirilmek üzere öğretmenine teslim eder.12. Teknoloji ve tasarım dersi öğretmenleri dersin işlenişinde okulun laboratuvar,kütüphane, bilgi teknolojileri sınıfı, görsel ve işitsel araçlar vb. öğretim olanaklarından;yörenin ekonomik, sosyal, tarihî ve kültürel değerlerinden yapılacak planlamalardoğrultusunda yararlanır. Okul dışında düzenlenecek gezi, gözlem ve araştırmayadayalı etkinlikler, her sınıf düzeyi için zümre öğretmenleri tarafından planlanır. Çevredeteknolojik gelişmelerle ilgili kurum ve kuruluşlardaki temsilcilerin, bu alanda çalışanuzmanların vb. sınıf veya okula davet edilmesi için gerekli planlamalar yapılır.13. Öğrenciler etkinliklerini, öğretim ortamında oluşturulan teknoloji ve tasarım panosundasergilerler. İmkânlar dâhilinde her kuşağın sonunda ortaya çıkan çalışmalarsergilenebilir.14. Öğrencilerin yaptıkları çalışmalar, öğretim yılı sonunda okul yönetimi, alan öğretmenlerive veliler tarafından organize edilecek bir şenlikle tanıtılır. Bu şenliğe her öğrenci kendiseçeceği bir çalışmasıyla katılır. Okul yönetimi, teknoloji ve tasarım dersi öğretmenlerive velilerin “Teknoloji Şenliği” etkinliklerine yardımcı olabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapar.
DÜZEN KUŞAĞI:Düzen kuşağı etkinliklerine yönelik kılavuz kitapta yer alan bilgilere ek olarak aşağıdakiaçıklamalar verilmiştir:1. Hazır birimlerin seçiminde sağlık ve güvenlik açısından uygunluk kontrol edilmelidir.Farklı amaçlar için üretilen malzemelerin hazır birim olarak kabul edildiğiunutulmamalıdır. Örneğin; pipet, kibrit çöpü vb. malzemelerin üretim amaçlarının asladüzen oluşturmak olmadığı hatırlanmalıdır.2. Düzen kuşağı etkinliklerinde öğrenciler başlangıçta hangi düzeni oluşturacağına kararvermemelidir. Ortaya çıkacak düzen, arama ve deneme çalışmalarının sonucundakendiliğinden ortaya çıkmalıdır. Örneğin; Öğrenci çalışmasına takı, ağaç, çiçek, eveşyaları vb. yapacağım diyerek başlamamalı ve sonucu bunlara benzer ürünler olanÇalışmalar kabul edilmemelidir.3. Düzen kuşağı etkinliklerinde ortaya çıkan düzenin bir hacmi olmalı ve dengededurabilmeli, çoğalmaya imkân vermeli, tekrarlayan birimler açık ve anlaşılır olmalıdır.Zemine yapıştırılarak çalışılmamalıdır. Düzene gitmede kullanılan geometrik biçimorijinal formunu korumalı, şekil değişikliğine uğramamalıdır.4. Öğrencilere birimlerin birleştirilmesinde yapıştırma ve geçme tekniklerini kullanmalarıiçin fırsat verilmelidir. Öğrenciler, düzene gitmede yaptıkları arama ve denemeörneklerini tasarım günlüklerine aktarmalıdır.5. Düzen kuşağı etkinliklerinin yalnızca kâğıt kesmek ve yapıştırmak olduğualgılanmamalı, yaratıcı düşüncenin geliştirmesine, bireysel farklılıkların ve yaratıcılıklarınifade edilmesine fırsat veren birer araç olduğu unutulmamalıdır.
KURGU KUŞAĞI:Kurgu kuşağı etkinliklerine yönelik kılavuz kitapta yer alan bilgilere ek olarak aşağıdakiaçıklamalar verilmiştir:1. Etkinliğin çıkış noktası öğrencilerin merak ve hayalleridir. Öğrencilere sorgulamalarlamerak ve hayallerinin temelindeki sorun fark ettirilmelidir. Kurgu kuşağı etkinliklerinesorun ve ihtiyaçtan yola çıkılmamalıdır.2. Ortaya çıkan çözüm önerileri günümüz teknolojisiyle nasıl yapılacağı endişesitaşımamalıdır.3. Sosyal olayların çözümüne yönelik istekte bulunan öğrencilere “Nasıl…?” sorularıyöneltilerek sorunun kapsamını bireysel olarak çözebilecekleri noktaya taşımasısağlanır.4. Çözüm önerilerinin çizilerek ifade edilmesinde teknik resim kaygısı taşınmaz.Öğrencilerin çözüm önerilerini başkalarının anlayabileceği şekilde yazarak ve çizerekaçıklamaları yeterli olarak kabul edilecektir.5. Çözüm önerilerinin sınıf içinde paylaşılmasında demokratik bir ortam oluşturulmalıdır.
YAPIM KUŞAĞI:Yapım kuşağı etkinliklerine yönelik kılavuz kitapta yer alan bilgilere ek olarak aşağıdakiaçıklamalar verilmiştir:1. Öğrenciler 8. sınıfta gerçekleştireceği “Nasıl Tanıtalım?” etkinliğini “pazarlanabilir hâlegetirme” aşamasından başlatabilir. Bu amaçla önceki yıllarda Yapım kuşağında yaptığıbir çalışmasını ya da herhangi bir ürünü kullanabilirler. İstekli öğrenciler “pazarlanabilirhâle getirmek” için yeni bir ürün elde edebilirler. Öğrenciler bu konuda esnekbırakılmalıdır. Tasarım sürecinde öğrenciler yakından takip edilmeli ve gerekli rehberlikyapılmalıdır.2. Yapım kuşağı etkinliğinin özünün; bir sorun veya ihtiyaca çözüm bulmak olduğuunutulmamalıdır. Öğrenci gözlemlerine dayalı olarak tespit ettiği bir sorun veya ihtiyacaçözüm bulma kaygısı taşımalıdır. Çalışmada ortaya ürünün kendisi, maketi veya modeliçıkabilir.3. Yapma aşamasında dışarıdaki imkânlardan yararlanılabilir. Yapım işleminde öğrencininyaptığı planlamalara sadık kalınmalı, tasarımı gerçekleştiren kişi verilen kararlaramüdahale etmemelidir. Tasarımdaki eksiklikler değerlendirme basamağında öğrencitarafından tespit edilmeli ve çözüm önerileri getirilmelidir.4. Okulda işlik imkânları ile ortaya çıkan çalışma ile dışarıda yaptırılan çalışmakıyaslanmaz. Üründe sergilenen işçiliğin niteliği değerlendirmeye etki etmemelidir.Öğrencilerin tasarımın sürecindeki kişisel kararları, planlamaları, projelendirmeleri vb.işlemler dikkate alınmalıdır.5. Yapım kuşağında ortaya herhangi bir üründe çıkmayabilir. Bu durumda öğrenci derecelipuanlama anahtarında yer verilen, tasarım sürecinin diğer aşamalarındakiçalışmalarına ayrılan puanlara göre değerlendirilir. Bir başka ifade ile çalışmanıntamamlanan boyutuyla öğrenci değerlendirilir.6. Yapım kuşağı kazanımlarında geçen “araştırma” ifadesinden öğrencilerin kişisel bilgi,beceri, deneyim ve gözlemlerine dayalı bir süreç anlaşılmalıdır. Farklı kaynaklardanelde edilen bilgiler analiz ve sentez edilmelidir.7. Öğrencilere inovasyon konusunda bilgi vermek amacıyla kılavuz ekinde verilenbilgilerden yararlanılır. Ayrıca konu ile ilgili bilimsel kaynaklardan bilgi toplanabilir. Konuuzmanları okula davet edilerek öğrencilerin inovasyon konusunda bilgilendirilmesisağlanır. Öğrencilere günlük hayatta kullandıkları eşyalara yönelik basit inovasyonetkinlikleri yaptırılabilir. Bu amaçla zümre olarak kısa inovasyon etkinlikleri planlanabilir.Öğrenciler var olan ürünlere yeni fonksiyonel özellikler katma konusundacesaretlendirilir.8. “Bulunan Eşyaları Sahiplerine Ulaştıralım” etkinliği yerine zümre öğretmenlerince farklıbir sorunun çözümüne yönelik etkinlik planlanabilir. Ayrıca programda önerilen tasarımsürecinin yaşatıldığı aşamalardaki istenilen sorgulamaların genel ifadelerle açıklandığı,etkinliğin sınıf içi akışında çevrenin ve sınıfın beklentileri doğrultusunda şekillenecekfarklı sorun ve ihtiyaçların çözümlenmesine fırsat verecek etkinlikler de planlanabilir.Ancak bu etkinlikler Yapım kuşağında verilen ve öğrencilerin bireysel etkinliklerindekullanacakları tasarım sürecinin kavratılması amacıyla grup olarak gerçekleştirilmelidir.9. Grup çalışması olarak verilen, kaybolan eşyaların sahiplerine ulaştırılabilmesi içinyapılacak çalışmada çözümün yalnızca kayıp eşya dolabı yapmak olmadığı, bir sorununbirden çok çözümü olabileceği unutulmamalıdır. Aynı sonuna her grup farklı çözümler7bulup üzerinde çalışabilir. Ayrıca grup etkinliği için her gruba farklı sorunlar daverilebilir.10. İsteyen öğrenciler Kurgu kuşağı etkinliğindeki çözüm önerisini Yapım kuşağındagerçekleştirebilirler. Ancak çalışmasını Yapım kuşağına özgü yeniden planlanmasıgerekmektedir.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME:Ölçme ve değerlendirme, öğrenme-öğretme sürecinde öğrencilerin başarılarınısaptamak, eksikliklerini belirlemek, öğrencinin süreç içerisindeki gelişimine ilişkin geri bildirimsağlamak amacıyla yapılır. Bu programda değerlendirme, öğrenme sürecine önem verir veöğrencinin gelişimini izlemeyi amaçlar.Değerlendirme yapılırken öğrencilerin;• Problem çözme yeteneklerinin ne kadar geliştiği,• Üst düzey düşünme becerilerinin ne kadar geliştiği,• Üretim sürecinde ne kadar öz güvene sahip olduğu,• Estetik görüşlerinin ne kadar geliştiği,• Sosyal becerilerinin ne kadar geliştiğigöz önünde bulundurulur.Performans Değerlendirme: Öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alarak onlarınbilgi ve becerilerini eyleme dönüştürmelerini, gerçek yaşama aktarmalarını sağlayacak durumve ödevler aracılığıyla değerlendirme yapmak biçiminde tanımlanabilir. Performansdeğerlendirme gözlenebilen bir performans veya somut bir ürünle sonuçlanmaktadır.Öğretmenler performans değerlendirmeyi, kompleks bilişsel öğrenmeyi gözlemlemekiçin kullanabileceği gibi akademik alanlardaki tutumları ve sosyal becerileri gözlemlemek içinde kullanabilirler. Öğretmenler performans değerlendirmede oluşturacaklarıdurumlar/verecekleri görevler ile öğrencilerin yaptıkları analizleri, problem çözmelerini,verdikleri kararları, arkadaşları ile iş birliği içinde çalışmalarını, sözel sunumlarını ve bir ürünüoluşturmalarını doğrudan gözlemleyebilir ve onlara not verebilirler (Kubiszyn ve Borich, 2003).Teknoloji ve tasarım dersi kapsamında öğrenci performansının değerlendirilmesi içinkullanılması önerilen bazı araç ve yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:Öğrenci Ürün Dosyası (Portfolio): Kuşak süresince öğrencilerin çalışmalarını, harcadığıçabayı, ürünün tüm gelişim aşamalarını kanıtlarıyla gösteren bir dosyadır. Öğrencinin kuşak içietkinlikler sırasında yaptığı çalışmalarından beğendiği ve performansını yansıttığınainandıklarını seçmesi sonucunda oluşan öğrenci ürün dosyası, aynı zamanda hem öğretmenhem de öğrenci için bir değerlendirme aracıdır.Öğrenci ürün dosyasının amacı nedir?Ürün dosyaları birçok amaç için kullanılabilir. Bunlar (Airasian, 1994);-Öğrencilerin tipik performanslarının kaydedilmesi ile gelecek yıllarda öğretmenlereveri sağlamak-Öğrencinin gelişimini kanıtlarla ve daha sağlıklı izlemek-Ailelere öğrencinin performansını göstermek için örnekler sağlamak ve aileyi öğrencinin eğitimine katmak-Öğrencinin öz disiplin ve sorumluluk bilincini geliştirmek ve kendi kendini değerlendirme becerisi kazandırmak-Bir konu alanında iyi bir performans oluştuğunda, öğrencileri bu performans hakkındaki düşüncelerle teşvik etmek, güdülemek,-Öğretim programında gelişmeye ihtiyaç olan alanları belirlemek-Öğrencileri değerlendirmekÖğrencinin her kuşak için ayrı ayrı oluşturduğu, değerlendirmeye temel oluşturacaköğrenme kanıtları öğrenci ürün dosyasında toplanır. Bir kuşak içinde öğrenciler bir etkinlikyapmış iseler bunu ürün dosyalarına koyarlar. Eğer öğrenciler birden fazla bireysel etkinlikyapmış iseler en çok beğendikleri, sevdikleri çalışmalarını seçerek ürün dosyalarına koyarlar.Ancak bunu seçme gerekçelerini açıklarlar.Öğrencilerin her kuşakta hazırladıkları günlükler ve öz değerlendirme çalışmaları daürün dosyalarına konulur. Etkinlik sürecinde etkinliği destekleyici diğer çalışmalar (araştırma,bulunan belgeler vb.) da ürün dosyasına konur.Günlük: Öğrencinin öğrenme sürecinde yaptığı arama, araştırma, sorgulama, deneme,gözlem, öneri vb. çalışmaları içerecek şekilde tutulmalıdır.

DOST SİTELER:
( Bundan böyle dersimizle ilgili dost siteleri yayınlıyaçağız. Sizde dost sitemiz olabilirsiniz)

Sevgili okuyucular, Bundan sonra bu sayfalarda yerli, yabancı, bilim sanat, düşün ve önemli devlet adamlarının hayat ve yapıtlarını içeren yazılara yer vereceğiz. Sizlerinde katkısını bekliyoruz.İlkyazımız Atatürk üstüne.
ATATÜRK’ ÜN HAYATI
Bu günden itibaren sizlere Atatürk' ün hayatını ve yurdumuz için yaptıklarını yazmaya başlayaçağız. Bunu kendimize bir görev sayarken Atatürk' ün sayfalara ve kelimelere sığmayacağının ayrımındayız. Unutturulmaya çalışılan Atatürk'ü biz asla unutmayacağız. Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılın da Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı. Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik' e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905' te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam' da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi. Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır' da ki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915' te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu' na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı' nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: · Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı. · Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş, Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921) · I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921) · II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921) · Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) · Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922) Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923' te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923' te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler.
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılma2. Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu. Her ölümlü insan gibi Atatürk' te zamanı gelince ebediyete göç etti. Ama ulusu için yaptıkları sayesinde aradan yıllar geçmesine karşın yinede aramızda yaşamaya devam etmektedir. Ey Atatürk gençliği onu gözden düşürmek ve ulusunun kalbinden silmek için uğraşan güçlere karşı, onun fikirleri ile caba harcamak hepinizin, hepimizin görevi olmalı. Atatürk' ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona' da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir. Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi.
Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe' de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953' te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
Hazırlayan:Eyyüp Yıldırmış